UEFA Kura Çekilişi Ahmet Çakar Tarafından Nasıl Çözüldü?

Yazan: YNWA8 23 Mart 2013 Cumartesi 0 yorum

Ahmet Çakar ile ilgili Wikipedia'da yazılan bilgiye bakarsanız UEFA'da yapılan tüm kura çekimlerinin küçük topların içine yerleştirilen çipler ile uzaktan bilgi verilerek hangi topun çekilmesi gerektiğini bildiriyormuş.

Aşağıdaki videoda canlı yayında ev sahibinin doğru çekilmesine kadar hepsini görebilirsiniz. Dünya basınında Marca gibi gazetelerin hepsinde haber olmuş.


Ahmet Çakar bunu daha öncede yapmıştı. Ama o zaman bu kadar dikkat çekmemişti.


DEVAMI

Catenaccio Taktiği, Motivasyon, Doğru Futbolcu Ve İşte İyi Bir Teknik Direktör

Yazan: YNWA8 18 Mart 2013 Pazartesi 1 yorum

Catennacio'nun anlamı İtalyanca "asma kilit". İtalyanca bu sözcüğü futbol dünyasına kazandıran kişi 1-0'ların adamı olarak bilinen Fas asıllı İspanyol bir ailenin Arjantinli ve aynı zamanda Fransız vatandaşı II Mago lakaplı Helenio Herrera'dır. 

Peki bu taktiğin asıl kökeni nedir? Nasıl ortaya çıktı? Nasıl gelişti?

Avustralyalı teknik direktör Karl Rappan gol yemek adına çok büyük problemleri vardı. Forvet oyuncularının defans oyuncularını geçtiği taktirde kaleci ile karşı karşıya kaldığını gören Karl Rappan kaleci ile defans arasına bir adam daha koyarak, bu adamın defanstan seken topları uzaklaştırması ile görevlendirdi. Rappan'ın bu taktiğe bulduğu isimde Fransızca "kilit" anlamına gelen verrou oldu ve resimde görülen SW(Sweeper), yani liberoda (defansta serbest oynayan kişi) verrouilleur olarak çağırıldı. Zaten verrouilleur da kapı süpürücü gibi bir anlama gelmektedir. Taktikteki görevi ile anlamlı bir isim verilmiş; defanstan seken topları uzaklaştıran kişi. Ancak bu fikir sadece Catenaccio fikrinin başlangıcı olarak kaldı.

Bu fikri asıl yaygınlaştıranlar ise İtalyanlar oldu. Karl Rappan'ın yarattığı verrou taktiği, İtalya'nın Triestina takımını çalıştıran Nereo Rocco'ya ilham vermiştir. Rocco henüz ismi Catenaccio olmayan bu taktiği 1947 senesinde 1-3-3-3 şeklinde değiştirerek liberoyu oyunun en önemli adamı haline getirdi. Bu taktik ile libero hem top çıkartan, hem adam markajı yapan, hem de defanstan seken topları uzaklaştırma görevi olan oyuncu olmuştu. Triestina 1946 senesinde ligde federasyon kararı ile kalırken, bir sene sonra yani, 1947 senesinde bu müthiş taktik ile Serie A'yı ikinci olarak tamamladı.

1960'lı yıllarda Herrera, bu taktiği biraz daha sertleştirdi. Ortasahadaki üç ismi de defansif oyunculardan kurarak ve de libero ile beraber defans oyuncusu sayısını beşe çıkartarak "Catenaccio" taktiğini oluşturdu. Zaten taktiği sertleştirerek de ünlü İtalyan defansı tabiri bu şekilde doğmuştur.

5-3-2'nin varyasyonlarını uygulayan II Mago Herrera'nın Inter'i, kontra atak ve defanstan gönderilen uzun toplar ile etkili olma konusunda ustalaşmıştı.

Maçların çoğu 1-0 bitiyordu. Ortasahada defansif özellikleri ile öne çıkan üç oyuncunun, hemen önlerinde bir oyun kurucu bulunuyordu. Bu oyun kurucu hem geriye gelip top almakla, hemde önünde oynayan forvet oyuncusuna ofansif olarak yardımcı olması gerekiyordu. Forvetin uzun boylu, kuvvetli ve çevik olanı olursa daha iyi oluyordu.

Herrera eleştirilen bu sistemi ile 2 Şampiyon Kulüpler Kupası, 2 Kıtalararası Kupa, 3 Serie A Şampiyonluğu, 1 İtalya Kupası kazandı.

Herrera Barcelona'da aynı sistemi kullandı. Evet, bugün gelmiş geçmiş en iyi futbolun oynandığı, tüm futbol yazarları tarafından kabul edilen Barcelona zamanında Catenaccio taktiği ile oynamıştı. Her gittiği takımda eleştirilen Herrera ise cevabını şu şekilde veriyordu. "Bana kazanmam için para ödüyorlar, iyi futbol oynatmam için değil."

Herrera Barcelona'daki ikinci yılında bu taktikten vazgeçti ama kimse nedenini bilemedi. Muhtemelen Katalanlar'a ya bu oyun anlayışı yanlış geldi, ya da Herrera taktiğini sadece İtalya'ya saklamak istiyordu.

Barcelona'da geçirdiği üç yıl içinde iki kez Fuar Şehirleri Kupası'nı, iki kez de İspanya şampiyonluğunu kazandı. Ancak, ne zaman Barça Real Madrid'e yenildi, işte o zaman taraftarlar, takımın kaldığı otelin önünde Herrera'ya saldırınca İspanya'dan ayrılmak zorunda kaldı.

Herrera Catenaccio sistemi ile rakip takımın atağa kalkmasını, üstlerine gelmesine izin veriyordu. İtalya Milli Takımı stoperi Scirea, bütün maçları kendi yarı alanından ayrılmayarak tamamlamıştı. Sıkıcı bir futbol tarzı olabilir ama gerçekten de kupalarda çok işe yarayan bir taktik.

Şimdi de en sevdiğim futbol yazarlarından biri olan Simon Kuper'in dünyaca ünlü "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir" isimli kitabında kendisinin Helenio Herrera ile yaptığı röportajdan birkaç yer vereceğim. Catenaccio taktiğini artık biliyoruz. Peki Catenaccio taktiğini bu kadar iyi herkes uygulayabiliyor mu? Yoksa Herrera'nın bilinmeyen yönleri de bu taktiğe etki ediyor mu? Elbette ediyor. İşte Herrera'nın kişiliğinin taktiği ile getirdiği başarılar.

Stoper oynayan ilk oyuncu Herrera'ydı. O zamanlar Fransa'da oynuyordu. Bir kağıda bilinen W-M dizilişini çizdi.


W-M Dizilişi
"Maçın bitmesine 15 dakika vardı ve 1-0 öndeydik. Ben solbek oynuyordum. Orta alanın solunda oynayan arkadaşımın omzuna dokundum ve "Sen benim yerime geç; ben savunmanın arkasına geçeceğim." dedim. (Futbol oynarken de öyle düşünüyordum.) O maçı kazandık ve ben teknik direktör oldum. Bunu asla unutamam."

Eski W-M dizilişinde, savunmanın ortasında yalnız kalan oyuncu, rakibin iki forvet oyuncusu aynı anda ortadan atağa kalktığı zaman çaresiz kalıyordu. Bu yüzden Herrera zor maçlarda bir stoper kullandı. Zorluk ortadan kalktı.

Catenaccio hep eleştirildi, çünkü yanlış uygulanıyordu. Başka bir diziliş çizdi. Herrera'nın sisteminde stoperin önünde oynayan iki savunma oyuncusu adam markajı yaparlar ama sol ve sağ bek hücuma katılmak zorundadır.

Catenaccio Taktiği ve Herrera'nın Kanatları Kullanışı
Herrera'yı taklit eden teknik direktörler, savunma oyuncularını ileri çıkarmadılar. Catenaccio'yu sadece bir savunma sistemi olarak kullandılar.

Küçük takımların kazanma umudu olan ama 70'li yılların başında popülerliğini yitiren sistem günümüzde ancak zor koşullar oluştuğu zaman kullanılıyor. Bir oyuncunun oyundan atılması gibi.

Herrera futbola sadece "Catenaccio" taktiğini kazandırmamış, benzersiz motivasyon yöntemlerini de kazandırmıştı. Futbolcuların kampa alınma fikrini ilk ortaya atan yine kendisiydi. İdman için sahaya gelen, büyük bir hızla el sıkışan, sağındaki solundaki takım arkadaşlarına başını sallayarak selam veren, oraya buraya laf yetiştiren, sahada bir çizgi roman kahramanı gibi koşturan, duş alan ve evine giden futbolcu imajını yok etti ve tek bir felsefe uyguladı: "Tek takım, tek aile."

Bütün oyuncularla tek tek konuşurdu. Sadece onbir oyuncusu ile değil. Tüm takımdaki oyuncuları ile. 'Nasıl gidiyor? Nasılsın? Karın nasıl?' ve daha bir sürü şey. Soyunma odalarına üzerlerinde 'HIZ' ve 'TEKNİK' yazan panolar asardı. Daha sonra Inter'de takımda bulunan Jair ve Mazzola'nın hızı çok arttı. Masöre, oyuncular önünde yatarken birbirleriyle konuşacaklarını, Ne konuştuklarını Herrera'ya söyleyeceğini, ama sadece kulüp ile ilgili olan konuları söyleyeceğini tembih etmişti. Kulüp dışındaki konular Herrera'yı ilgilendirmezdi. Maçtan önce futbolcuların birbirlerine sarılmalarını ve "Hepimiz aynı teknedeyiz!" diye söylemelerini isterdi. Sonra sahaya çıktıları sırada 'Birbirinizle konuşun! Savunma, birbirinizle konuşun!' derdi.

Herrera'nın bu motivasyon yöntemleri sonrası antrenörlerin kulüplerde önemleri anlaşıldı ve daha iyi para kazanmaya başladılar. Son olarak kitapta röportajda Herrera şunu söylüyordu: ''Nereye gidersem gideyim her takıma aynı şablonu uygularım. İşin sırrı, oyuncuları kendilerine uygun yerlerde kullanmaktır.''

Demek sadece Catenaccio taktiği ile olay bitmiyormuş. Yoksa herkes bu taktiği öğrenip uygulayabilirdi. Neden uygulayamıyorlar o zaman? Çünkü motivasyon da çok önemli. Futbolculara bir baba gibi olabilmek, her dertleri ile ilgilenmek, eksik yanlarını, moralleri bozuk olduğu zamanları, yorgun olduğu anları görebilmek, anlayabilmek de bir taktik becerisidir.

Peki Catenaccio taktiğini sadece Herrera mı kullandı? Daha sonrasında kullananlar başarılı olamadı mı? Oldu. Örnekleri çok ama en önemlileri Otto Rehhagel'in Yunanistan ile 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı kazanması, Trapattoni'nin Portekiz ligini Benfica ile kazanması, Marceloa Lippi ile 2006 Dünya Kupası'nı İtalya'nın kazanması, 2010 Barcelona - Inter Şampiyonlar Ligi yarı final ikinci maçında Thiago Motta'nın kırmızı kart görmesine rağmen Jose Mourinho'nun Inter'i Barça'yı ilk maçta evinde 3-1 yenip, ikinci maçta Nou Camp'ta 1-0 yenilmesine rağmen elemesi. Bunların en önemli örnekleri olarak verilebilir.

Peki bu taktik ile başarılı olan teknik direktörlerden kaçı hala başarılı olabiliyor? Porto, Inter gibi Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'nu uzun yıllar sonra tekrar kazanabilen sadece Jose Mourinho. Çünkü kendisinde taktik dehası dışında motivasyon becerisi de mevcut. Ayrıca birçok taktiği karıştırması ile ne kadar üretken biri olduğu açıkça gözüküyor. Bir motivasyon örneği; Jose Inter'de teknik direktör iken Sneijder'i beş günlüğüne sorgusuz sualsiz ülkesine dinlenmesi için gönderen ve geri döndüğünde ilk onbire direkt alarak oynatan Jose, Sneijder'i Inter'de müthiş bir futbolcu haline getirmiştir. Şampiyonlar Ligi'nde Catenaccio taktiğine Mixed Zone taktiğini de maçın önemli alanlarında ekleyen Mourinho Sneijder'in geriye gelerek top almasını ve oyun kurmasını istemiştir. Konumuz dışında mixed zone taktiği ayrıca incelenmesi gereken bir taktik.

Mixed Zone Taktiği


Catenaccio taktiğini Fatih Terim'in kendisinde bulunan motivasyon yöntemleri ile uyguladığını düşününce Santiago Bernabeu'dan  galibiyet ile bile dönebileceğini düşünüyorum. Bahsettiğimiz gibi Catenaccio taktiğinde ileride kuvvetli ve uzun bir forvet ( Drogba ) ve iyi bir oyun kurucu ile ( Sneijder ) kullandığınız zaman geride bulunan zincir beşlisi defans zaten zor geçilir. Zaten Drogba Jose ile Chelsea'de beraber çalışırken ve Sneijder Jose ile yine Inter'de çalışırken Catenaccio taktiğini çok iyi uygulamışlar ve bu konuda tecrübeliler. İmparator için uygulaması çok daha kolay olabilir.

Belki Galatasaray göze gelen hoş bir futbol oynamamış olacak ama Real Madrid karşısında kimin umurunda? Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonu olduğunda rezil bir futbol ile şampiyon olduğunu veya Barcelona yarı finalde evinde Inter'e karşı uzay futbolunu oynamaya devam ederken, Inter'in ecel terleri döktüğünü ama Barça'yı eleyip finale kaldığını kaçımız hatırlıyor? Hagi'nin UEFA finalinde kırmızı kart gördükten sonra Terim'in Catenaccio taktiğine dönmek zorunda kaldığını kaçımız biliyor? 10 kişi kaldılar ama gol yemediler. Helal olsun diyebildik. Gelen UEFA Kupası unutulmadı ama. Hatırlanan tek şey ve gerçek olan, kazanılan kupalardır. Catenaccio taktiğini iyi bilen, futbolculuk yıllarında libero oynamış Fatih Terim bu taktik ile Madrid deplasmanında uygun futbolcuları ile bir sürpriz yapabilir diye düşünüyorum.

Bir teknik direktör iyi bir taktik anlayışı, sağlam bir motivasyon becerisi ile çok büyük başarılar ve büyük kupalar getirebilir.

Helenio Herrera'nın dediği gibi "Futbolda önemli olan hem maç hem de para kazanmaktır"


DEVAMI

Futbolcudan Taraftara Twitter Üzerinden "Biletini Al"

Yazan: YNWA8 17 Mart 2013 Pazar 0 yorum
Tyrone Mings muhtemelen parası olmadığı için maça gelemeyen taraftarına Twitter üzerinden şöyle bir konuşma sonrası iki bilet hediye etti.

TM: Bugün 3 puan güzel bir doğumgünü armağanı olabilir benim için. Birazcık pastadan yedikten sonra maça.

FAN: İyi şanslar, orada olmak isterdim. Dilerim 3 puan gelir.

TM: Portman Road'a gelebilir misin?

FAN: Evet dostum.

TM: Tris Monk ( Taraftarın Twitter Adı ) adıyla iki tane bilet bırakıyorum. Böyle bir maçı kaçırmaman lazım.

FAN: Çok teşekkürler dostum, bugün için çok minnettarım. Senin gibi oyuncular Ipswich Town'u mükemmel bir kulüp yapıyor.

TM: Önemli değil. Umarım oyuna yetişir ve güzel bir gün geçirirsin.

Tyrone Mings yedek kulübesinde oturdu. Maç sonu Ipswich Town:1-0 Bolton kazandı.
DEVAMI

Bir Nazi Selamı İle Kariyerini Başlamadan Bitirebilmek

Yazan: YNWA8 0 yorum

AEK Athens ortasaha futbolcusu ve aynı zamanda Yunanistan U-19 Milli Takımı kaptanı Giorgos Katidis AEK'ya galibiyeti getiren golü attıktan sonra tribünlere koşup Nazi selamını çaktı. Efsane futbolcu Di Canio'nun da attığı bir golden sonra yaptığı Nazi selamı tepkilere yol açmıştı.

Yunanistan futbol federasyonu şimdi bu arkadaşın yaptığı bu hareketin kararını açıklayacak. Böyle faşist hareketlerin futbolun güzelliğini gölgede bıraktığını düşünürsek, futboldan men edilmesi çok doğru bir karar olur bence.

Birde arkadaş Twitter hesabından "Bu hareketin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Sadece yapmak istedim" diye tweet atarak salağa yatmaya çalıştı. Bu hareketin anlamını bilmemek için bayağı bir aptal olmak gerekiyor.


Di Canio'nun Lazio'da oynarken yaptığı Nazi selamı
Di Canio şimdi Swindon Town'ın teknik direktörlüğünü yapmakta ama yanlış hareketlerine yine devam ediyor. Kalecisi siyahi diye maç sırasında yedek kalecisi ile değiştirmesi, kendi oyuncusu siyahi diye ensesinden tutup soyunma odasına götürmesi. Daha bir sürü yanlışlıkları devam edecek.

Di Canio zamanında futboldan men edilse belki de Giorgos Katidis bugün bu hareketi belki de hiç yapmayacaktı veya zamanında üstüne düşülseydi bu hareketin, Giorgos Katidis ne anlama geldiğini bilebilirdi o zaman.
DEVAMI

Argentine Primera Division liginde yer alan, Yeni Papa'nın da taraftarı olduğu San Lorenzo kulübü, Yeni Papa'nın Franchis ismi ile ilan edilmesinden sonra formasında Papa'nın resmi ile maça çıktı. Colon karşısında 73 dakika etkisiz bir futbol oynayan San Lorenzo, bu dakikadan sonra Colon forveti Ruben Ramirez'in kornerde kendi kalesine vurduğu kafa vuruşu ile golü buldular. Maç bu şekilde sona erdi.

Eğer bu bir işaret ise, Jorge Bergoglio Papa olduğu sürece, rakip takım San Lorenzo için golleri atmaya devam edecek ve asla kaybetmeyecekler demek.



DEVAMI

Tarih gerçekten enteresan. Başarılı değilseniz, unutulursunuz. Ama, bir yıldız iseniz, bir parçanızı herkes ister. Ölümünüzden sonra bile. 1920 - 1930 yılları arasında, Ricardo Zamora ile hiçbir kaleci kıyaslanamıyordu. 1.93'lük kaleci geniş omuzlarıyla ceza sahasında âdeta bir dev gibiydi. Ricardo birçok kupa kazandı. Günümüzde İspanya'da en az gol yiyen kaleciye kendi ismi ile verilen bir ödül bile bulunmaktadır.

Barcelona ve Madrid, Ricardo'ya tarihlerinde başarılı kariyerinden dolayı yer vermek istiyor. Ama ayrıca Ricardo'nun yanlış politik kararları da kariyeri içinde yer alıyor. Ama Barça bunu görmezden gelip onu kabullenmek istiyor. Aynı şekilde Real Madrid de öyle. Peki kimin tarihinde yer almalı?

Ricardo Zamora profesyonel kariyerine 1916'da Barça'nın ezeli rakibi Espanyol'da başladı. Kulübü ile Katalan Bölgesi Şampiyonluğu ve Kral Kupası kazandı. O zamanlar La Liga henüz yoktu. Ama, büyük yetenekler büyük egolar ile gelir, biliyorsunuz. Zamora Espanyol'un yöneticilerinden biriyle anlaşamadı ve Barcelona'ya transfer oldu. Bu tartışma gereksizdi çünkü, bu zamanda futbolculara ödeme yapılmıyordu. O zaman para söz konusu değilse, bir yönetici ile bir futbolcu neden tartışabilirdi? Ya kapı arkasında konuşulan gizli şeyler yüzünden ya da bir futbolcunun egosu yüzünden.

Barcelona'daki zamanına dönelim; kendisi burada üç muhteşem yıl geçirdi. Forvet Paulino Alcantara ve ortasaha Josep Samitier ile beraber 3 muhteşem yıl geçirdi. Aslında kısa bir süreydi. Beraber iki Kral Kupası ve üç Katalan Bölgesi Şampiyonluğu kazandılar. Ancak Zamora 1929 yılında tekrar Espanyol'a geri döndü. Kalesini yine o yüksek egosu ve özgüveni ile birlikte mükemmel bir şekilde korudu. Kral Kupası ve Katalan Bölgesi Şampiyonluğu ile çifte zafer yaşadı. Kral Kupası yarı finalinde Barcelona'yı, finalde ise Real Madrid'i devirdiler.

Madrid bu durumdan nasıl etkilenmişti? Çok korkunç bir şekilde etkilenmişti. Hemen vakit kaybetmeden Real Madrid Ricardo'yu takıma transfer etti. Madrid kalesini tam altı sene korudu. Bu zaman zarfında, Madrid ilk La Liga zaferini, ikinci La Liga zaferini ve birkaç Kral Kupası zaferini yaşadı. Unutulmayan en güzel anlardan biri 21 Haziran 1936 yılında Valencia'daki Kral Kupası final mücadelesiydi. Real Madrid - Barcelona'ya karşı. İlk defa!

Madrid 2-1 kazanmıştı. Skor 2-0 iken Barcelona 2-1 yapmıştı. Ricardo Zamora maçın son anlarında Josep Escola'nın çıkarılmayacak bir şutunu 1.93'lük boyu ile bir kalecinin asla çıkaramayacağı bir şekilde çıkarmıştı ve Barcelona'nın geri dönüşüne tarihin tanıklık etmesine izin vermemişti.

Kariyerine bakıldığında, Zamora Madrid'de Barcelona'da geçirdiği zamandan daha çok zaman geçirdi. Ama halen Barcelona, Ricardo Zamora için "O takımımızda iz bıraktı" demektedir. Aslında Zamora, İspanya'da futbol dışında izler bıraktı. 1936 yılında Kral Kupası'ndan az bir zaman sonra, General Franco ve ordusu sivil savaş ve darbe girişiminde bulundu. Tahmin edin Zamora hangi tarafı destekledi? Evet, Generallissimo!

Elbette La Liga'nın kurulmasından itibaren Ricardo en çok kazanan ünlülerden biri olmuştu. Anarşist halk ordusu varlıklı kişilerin kapısını çalmaya başladıklarında tahmin edin medya ne yaptı? Franco'nun medya ordusu Ricardo Zamora'nın sahte ölümünü duyurarak propaganda ile bu sahte ölümü kullanmaya çalıştı. Böylelikle çıldırmış durumda olan cumhuriyetçiler Zamora'yı yakaladı ve Modelo hapishanesine yerleştirdiler. Zamora gizli bir şekilde burada tutuldu, onun isteğine göre gardiyanlar ile futbol konuşmasına ve oynamasına izin verildi. Arjantin elçiliği onun serbest bırakılmasını uzun uğraşlar sonrası ayarladı. Zamora hemen Fransa'ya kaçtı ve Nice'de futbol oynamaya devam etti. Aslında bunların hepsi bir oyundu. Zamora'nın sivil savaş sırasında öldürülme tehlikesine karşı General Franco'nun bir oyunuydu.

Sivil savaştan sonra, Zamora İspanya'ya geri döndü. Ancak, ne Real Madrid, ne Barcelona, ne de Espanyol'u teknik direktörlük için seçmedi. Athletic Aviacio'nun teknik direktörlüğünü yaptı. Atletico Madrid'in ilk hali, ana hali, çekirdek hali diyebiliriz.

Atletico Madrid'in İlk Amblemi. Hava Kuvvetleri Kanatlarına Dikkat!
Athletic Aviacio ( Hava Kuvvetleri ) rahat bir şekilde şampiyon oldu. O sırada Real Madrid, General Franco'nun favori oyuncağı değildi. Tahmin edin en sevdiği oyuncağı hangisiydi? Evet, Athletic Aviacio.

O zaman, Barcelona mes que un club ( bir kulüpten fazlası ) ise neden General Franco'ya kendini bağlı hisseden bir kişi ve futbolcu ile bu kadar ilgilenmekte? Zamora azulgrana ( Barcelona'nın renklerine verilen isimler ) renkleri altında 10 sene oynasaydı olabilirdi ama sadece 3 yıl oynadı. Eğer Barcelona bir istisna durum yaratacak olsaydı ve " sadece bir klüp" olsaydı, o zaman tarihinde olabilirdi. Atletico Madrid, Atletico Aviacio ismini ve kanatlarını ambleminden sildiği için ve Ricardo Zamora'nın General Franco ne isterse onu yaptığı için tarihinde yer vermedi. Geriye sadece Real Madrid kalıyor. Zaten Real Madrid'in tarihi General Franco demek. O zaman Ricardo Zamora Real Madrid tarihinde mi yer almalı?

Ricardo Zamora futbol tarihi için "bir futbolcudan daha fazlası" olduğu bir gerçek.

DEVAMI