Adanalı Turkish Ronaldo Gökmen Akdoğan Beyaz Show'a Çıktı

Yazan: YNWA8 13 Nisan 2013 Cumartesi 0 yorum

Galatasaray - Real Madrid maçını izlemek için binlerce kişi Türk Telekom Arena'da yerini alırken Gökmen, benzerliği ile Cristiano Ronaldo'ya bir yana dursun, ona olan sevgisi yüzünden Adana'dan kalkıp İstanbul'a kadar gelmiş. Maçtan sonra Ronaldo ile buluştuğu video. Cristiano çok samimi davrandı kendisine.


Bu buluşmadan sonra yabancı basın dahil, Gökmen'in Cristiano'ya benzerliğini haber yaparken Beyazıt Öztürk kendi programına davet etti. Gökmen çok samimi açıklamalarda bulundu. Gerçekten çok iyi bir kardeşimiz. Bonservisi elindeymiş. Bir kulüp değerlendirsin kendisini.



DEVAMI

Premier Lig Kulüpleri Yayınlanan Yeni Finansal Fair Play Kurallarını Kabul Etti

Yazan: YNWA8 12 Nisan 2013 Cuma 0 yorum

Premier Lig kulüpleri bugün sunulan Finansal Fair Play kurallarını kabul etti. Sırasıyla sunulan kurallar;

1) Üç yıllık periyotta kulüplerin kayıpları £105 milyonu geçmeyecek.

2) Önümüzdeki üç sene boyunca toplam maaşı £52 milyonu aşan kulüplerde sadece £4 milyonluk bir artışa izin verildi.

3) Maaş ödemelerine reklam gelirlerinden ve maç günü gelirlerinden ek ödeme yapılabilecek.

4) Bir yılda £5milyondan fazla kayıp olursa kulüp sahibinin varlıklarına karşı ödeme yapılabilecek.

Ondört kulüp kuralların oylamasında kabul ederken, beş kulüp karşı çıktı. Swansea ise tek kararsız kalan kulüp oldu.

DEVAMI

Ağustos ayında başlayacak yeni Premier Lig için, İngiliz şirketinin ürünü olan HawkEye teknolojisi kullanılmak için onaylandı.

Alman rakibi olan GoalControl, bu yaz FIFA Konfederasyon Kupası'nda kullanılacak. Eğer başarılı olursa Brezilya'da, 2014 Dünya Kupası'nda da kullanılacak.

İngiliz şirketinin ürünü olan HawkEye Wimbledon'da daha önce denenmişti. Bununla ilgili videoyu aşağıda bulabilirsiniz.

Premier Lig, gol çizgisi teknolojisini resmi olarak kullanan ilk lig olacak.


DEVAMI

Finansal Fair Play (FFP) Michel Platini tarafından futbol kulüplerinin mali açıdan finansal dengelerini sağlaması için başlatıldı. Uygulama 2009 yılında UEFA tarafından kabul edildi ama tam anlamıyla 2012/2013 sezonundan itibaren kulüplere baskı yapılarak uygulanmasına başlatıldı. FFP'nin amacı, kulüplerin parasal açıdan finansal disiplinlerini bozmamaları ve uzun ömürlü kulüpler olmalarını sağlamak.

Peki dünyaca ünlü kulüplerden hangileri FFP'yi dikkate alıyor?

Bayern Munich - Başarı Modeli


Alman ekonomisinin kriz tarafından vurgun yendiği süreçte Bayern Munich'in tam tersi süreçte ekonomisini dimdik ayakta tutmasının başlıca sebepleri nelerdi?

Son 20 yıldır herhangi bir finansal kaybı olmayan kulübün UEFA'nın radarına hiç takılmadığını söyleyebiliriz. Bu yüzden FFP'ye en uygun kulüp Bayern.

"Harcadığımızdan hep daha fazla üreteceğiz felsefesi ile hareket ettik" diye açıkladı bu durumu Karl-Heinz Rummenigge. Bayern, Brand Finance 2012 raporuna göre $786 milyon değer ile en değerli ikinci kulüp pozisyonundaydı.

Bayern Munich eski futbolcularının yeni futbolcuları ile harmanlandığı bir futbol krallığı gibi. Transfer pazarındaki akıllı hamleleri, sağduyulu davranmaları ve altyapılarından çıkan futbolcularına verdikleri önem başarılarındaki en önemli etkenler.

Schweinsteiger, Thomas Müller ve Holger Badstuber gibi futbolcular altyapı ürünleri ve daha fazlası da var.

Şampiyonlar Ligi'nde son üç sezonlarının ikisinde final oynayan Bayern Munich, açıkara puan farklı ile çoktan Bundesliga Şampiyonu ilan edildi. Bu sene Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Barcelona ile eşleştiler.

İstikrar aynı şekilde devam ediyor Bayern Munich için.

İspanya'nın Devleri - Barcelona ve Real Madrid


Barcelona ve Real Madrid çoğu zaman krize rağmen çok para harcayan İspanya'nın en iyi iki takımı. İspanyol devleri kendi televizyon haklarına karar verebilecek kadar büyükler. Yayın hakları ve forma sponsorluk anlaşmaları bu iki kulübe de her sene çok büyük paralar kazandırmakta.

Futbolun para ligi olarak bilinen Deloitte Football Money League, 2013 yılında yaptığı araştırmaya göre Real Madrid, €500 milyonu bir yıl içerisinde harcayabilen tek kulüp olma ünvanını kazandı. İspanyol devinin 2011/2012 sezonunda €512.6 milyon gibi ciddi bir rakam geliri olduğunu da belirtelim. Bir önceki yıla göre %7 bir artış var.

Madrid'in gelirindeki artışa rağmen, kâr oranı 2011/2012 sezonunda €31.6 milyondan €24.2 milyona düşmüş.

Bunlara rağmen Madrid, bilet fiyatları, forma satışları, düzenlediği yaz turnuvaları, taraftar kulüpleri ve dünya çapındaki bir sürü organizasyonları ile futbolculara harcadığı transfer paralarını, maaşları zarara geçmeden karşılayabiliyor. Yönetim bakımından en üst seviyede olan bir kulüp.

Bayern Munich gibi Barcelona'da, futbolculara büyük transfer paraları vermek yerine altyapılarında bulunan gençlere yönelerek büyük ölçüde finansal açıdan kazanç sağlayabiliyor.

Deloitte Football Money League'e göre Barcelona, 2011/2012 sezonunda %7'lik bir gelir artışı ile
€483 milyon kazandı
. Ezeli rakibi Madrid'in arkasında para liginde ikinci konumda Barça.

Üçüncü sırada Manchester United bulunuyor. Barça ve Madrid'e göre €150 milyon daha az kazanmışlar.

Barcelona'nın 2011/2012 sezonunda net karı €48.8 milyon olarak kayıtlara geçmiş. İki yıl önce net borçları €420 milyon olan Barcelona, bunu bu sene €335 milyona kadar indirmiş.

Barcelona'nın iki yıl içerisinde net borcundaki bu azalış FFP'yi çok memnun etti.

Gördüğünüz gibi dev gibi gözüken kulüplerin bile kârları çok yüksek değil veya borç batağına sürüklenebiliyorlar.


DEVAMI

Galatasaray 3-2 Real Madrid Tarih Türk Telekom Arena'da Tekerrür Etti

Yazan: YNWA8 10 Nisan 2013 Çarşamba 0 yorum
Tarih tekerrür etti. Yıllar önce Jardel yapmıştı aynısını Madrid'e karşı. 2-0 yenik kapatılan bir ilk yarı sonrası ikinci yarıda Galatasaray maçı 3-2 almıştı Ali Sami Yen'de. Bu sefer bir benzeri Türk Telekom Arena'da oldu. Cristiano Ronaldo'nun golü ile Real Madrid 0-1 öne geçince Galatasaray için herşey bitmişti artık.

İlk yarı bu şekilde sona erince ikinci yarı başlamadan önce Fatih Terim soyunma odasında o günleri hatırlattı herhalde oyunculara. İkinci yarı bambaşka bir Galatasaray vardı sahada.

Sneijder'in cezasahası içinde sol ayağı ile dışarı çıkardığı topa Eboue, Şampiyonlar Ligi'nin bu sene atılan en güzel gollerinden birini atarak veda etti. Querasma'dan bildiğimiz trivela vuruşu ile topu ağlara gönderdi. Kaleci sadece topa bakabildi.

Daha sonrasında 63. dakikada Sneijder kale ağzında öylesine beklerken Madrid defansının yaptığı hata sonucu topu önünde bulur bulmaz vurdu. Hemde kalecinin dibinden. Ama sol ayağı ile Eboue'ye verdiği pasdan daha kolay bir pozisyonda golü bulamadı. Daha sonrasında Sabri'nin verdiği pasda müthiş bir çalım ile kaleci ile karşı karşıya kalarak sağ ayağı ile topu ağlara gönderdi.

Hemen iki dakika sonrasında Drogba, Amrabat'ın güzel çalımı ve pasında topuğu ile ağlara gönderdiği gol ile durumu 3-1 yaparken taraftara büyük bir umut verdi.

Ama sonrasında gelen baskıda maalesef bir gol gelmeyince ve tüm hakları ile saldırırken Galatasaray, bir karşı atak sonucu Ronaldo'nun durumu uzatma dakikalarında, maçın bitmesine yakın bir zamanda durumu 3-2 yapınca herşey bitti.

Geriye kalan sadece Mourinho'nun ve Fatih Terim'in bir abi kardeş gibi birbirlerine sarılması, Mourinho'nun hemen bu sarılmanın ardından Hasan Şaş, Ümit Davala, Taffarel ve kulübedeki diğer kişilerin elini tek tek sıkıp tebrik etmesi muazzam bir görüntüydü bizler için.

Cristiano Ronaldo'nun tribünleri alkışlaması da harika bir görüntüydü. Taraftar bugün harikaydı. Desibel rekoru yine kırılmış olabilir. Ama ne önemi var ki Madrid, Galatasaray'ın avuçlarının içinden kaçmışken.

Dortmund'un uzatma dakikalarında iki gol birden bularak gerçekleştirdiği mucizeyi Galatasaray, onbeş dakika gibi bir süreye sahip iken bir gol daha bularak gerçekleştiremedi. Tabi ilk maçda Burak Yılmaz'a verilmeyen penaltı verilseydi ne olurdu onu da düşünmek lazım.

Yine de buraya kadar yapılan tüm mücadele için Galatasaray'ımıza teşekkür etmeliyiz.

Ezilmeden gelinen çeyrek final ve son anda avuçların arasından giden yarı finalin golleri.



DEVAMI

BvB Malaga ile çeyrek finalde eşleşince herkes turu çok rahat geçer düşüncesindeydi. Ama Şampiyonlar Ligi'nde son sekize kalan hiçbir takım kolay kolay pes etmez. Son düdük çalana kadar. Malaga evinde ilk maçta 0-0 berabere kalınca, Dortmund için evinde oynayacağı maçta büyük bir avantaj oluştu. Ama hesaplar pek de bu şekilde olmadı.

Maçtan önce taraftar müthiş bir pankart açtı. Öncelikle bundan bahsedelim. Borussia Dortmund taraftarı bu dünyada takımına sahip çıkan, gönülden seven birkaç takımın taraftarından biri. Açtıkları pankart ile Dortmund taraftarı 1997 yılında aldıkları tek Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'na gönderme yapıyorlardı. "Auf den Spuren des verlorenen Henkelpotts" yazan pankart "Kaybolan Şampiyonlar Ligi Kupası'nın yolunda" anlamına geliyordu.


Maç inanılmaz bir çekişme ile başladı. Malaga golü bulduktan sonra Dortmund tarafı bayağı bir tedirgin oldu. Ama ilkyarı bitmeden gelen gol durumu 1-1 yapınca, Dortmund taraftarı ikinci yarı maçı rahat alacaklarını düşünmeye başlamışlardı muhtemelen. Ama Malaga ofsaytdan buldukları gol ile durumu 1-2 yapınca Dortmund için işler hiçde kolay olmayacaktı. Nitekim bir müdahale gerekiyordu oyuna. Defansın bel kemiği, dev futbolcu Hummels, teknik direktör tarafından uzun top oynamak için oyuna dahil edilince herşey değişti. Dortmund 90+1 ve 90+3'de bulduğu iki doldur-boşalt golü ile mucizeyi gerçekleştirdi ve turu geçti. Buldukları üçüncü golde Dortmund'un futbolcusu da ofsaytdan çıkıp geldi. Hal böyle olunca Malaga başkanı Sheikh Abdullah Al Thani Twitter üzerinden "İspanyol kulübün bu şekilde elenmesi nedeniyle, sporun ruhunu etkilemeyecek bir şekilde UEFA'ya karşı soruşturma açmayı umuyorum" şeklinde bir tweet attı.

Arkasından bir tweet daha. "Bu futbol değil... Açıkça görülüyor ki ırkçılık"

Ofsayt nedeniyle atılan bir gol nasıl ırkçılık olabiliyor bunu pek anlamış değilim. Futbolu bilmeyen kişiler sadece başarı ve para uğruna birşeyler yapmaya çalışırken rezil olabiliyor. Farkında olmadan. Malaga'nın elenmesine ben açıkça sevindim.

Dortmund bir efsanedir. İflasın eşiğinden bu noktalara gelinmiştir. Küllerinden doğmak diyoruz biz buna. Malaga gibi para babası bir başkan ile hazır kıta gelinmedi bu noktalara.

Futbol tanrıları son anda, uzatmalarda farkına varıp "mucize" diye tanımladığımız heyecan dolu güzelliği gerçekleştirdiler bu gece.



DEVAMI

Messi Gol Yemeyen Japon Robot Kaleciye Karşı

Yazan: YNWA8 8 Nisan 2013 Pazartesi 0 yorum


Japonların yine yaptığı bir oyun olan robot kaleci dünyaca ünlü oyuncu Lionel Messi'nin de katılımıyla iyice tanınmış oldu. Robotun üzerindeki kamera, penaltıyı atanın göz hareketlerinin bileşimlerinden ve vücudun duruşundan penaltıyı nereye atacağını tahmin ederek yapılmış. Messi bayağı zorlandı.

Sonucu videoda izleyin.


DEVAMI

Cezasahası içinde... Dirk Kuyt'un verdiği pası alır almaz etrafında biten rakip futbolcular... Vurması lazım ama nasıl... Zeka ve tekniğin, özgüven ile genç yaşta birleştiğini gördüğümüz bir an bu. Ligimizde az gördüğümüz gollerden birtanesi. Golü atan Türk! Evet. Bizden biri. Yıllardır bu tarz golleri ya yabancı liglerde ya da ülkemize gelen yabancı futbolculardan görürdük. O zamanda 'Ya işte bu ligi bu yüzden seviyoruz' veya 'İşte yabancıların kalitesi' derdik. Hiç mi hiç alakası yok!

Genç yetenek Salih Uçan bize bunu Orduspor deplasmanında attığı bu muhteşem gol ile gösterdi. Oyunu okuyuşu, nerede duracağını bilmesi, ileri ve geri yardım etmesi, kaleyi gördüğü zaman net bir gol vuruşu için yapması gerektiğini bilen bir futbolcu Salih. Fenerbahçe ne kadar da iyi bir transfer yaptığını birkez daha gösterdi.

Bu gol bildiğimiz gollerden biri değil. Çok derin anlamlar içeriyor. Herşeyden önce cezasahası dışından çok aşırtma vuruş görmüşüzdür. Bu pozisyonda Salih hem ceza sahası içinde, hemde etrafında futbolcular var. Durum böyle olunca da kaleci hiç beklemediği bir gol yedi. Belki de kaleci bile Salih'i o anda, tecrübesiz, genç, aklı o kadar çalışmaz diye düşünerek rahat hareket ettiği için bu golü yedi. Takip etti ama, maksat topun arkasından takip etme olsun. Bakakalmaktan iyidir dedi.

Müthiş bir gol müthiş. Başka hiçbirşey söylenemez. Elimizden kaçan Türk yetenekleri gördükçe insan üzülüyor. Salih gibi yetenekler Türkiye'de altyapılarımızda ve Türkiye dışındaki diğer ülkelerde fazlasıyla mevcut. Ama yeterli gözlemci ve araştırma ekiplerimiz yok.

Bu golün altyapı sorumlularından yöneticilere kadar hepsine çok güzel şeyler ifade ettiği apaçık ortada. Ama bunu gösterecek olanda yine bizim yeteneklerimiz. Özgüveni olup da bu vuruşu yapıp, gerçek anlamda aradığınız futbolcuları uzakta aramayın mesajı veren bir gol.

Bu golden daha çok anlam çıkar. Milli takım, Dünya Kupası Eleme Grupları'ndaki durumu ile kan ağlarken diğer ülkeler oyuncularımızı kapıyorlar. Başka Salih Uçan'ları Türkiye forması dışında başka milli formalar ile görmek istemiyorsak iyi gözlemlemeye ve kulüplerimizde Aykut Hoca gibi onlara güvenmemiz gerekiyor sadece. Bu yolda doğru ilerleyen bir takım Fenerbahçe...

Aynen devam Fenerbahçe. Tebrikler Salih.

Yıldızın parlamaya devam etsin.


DEVAMI

Galatasaray 3-1 Mersin İ.Y Taht Oyunlarına Didier Drogba İzin Vermedi

Yazan: YNWA8 7 Nisan 2013 Pazar 0 yorum

Şampiyonlar Ligi'nde alınan 3-0'lık Real Madrid yenilgisinden sonra moral ve yorgunluk açısından kötü durumda olan Galatasaray bu maçı normal şekilde kaybetseydi pek birşey söylenmezdi. Ama bu maçta bazı oyunlar döndü sahada. Danny'nin gole giden adamı düşürmesinde gösterilen kırmızı kart birkez çok ağır bir karardı. Sarı kart olması gereken bir pozisyondu. Bunun üzerinde fazla durmayacağım. Hakemin kararı sonuçta. Ama yanlış bir karar.

İlk yarıyı 0-1 Mersin üstünlüğü ile kapatan Galatasaray, ikinci yarıda maçı çevirmek için çok uğraştı. İlk yarıda Burak Yılmaz'ın bir kafa vuruşu ve bir serbest vuruştan kullandığı top direkten döndü ve bu iki direkten dönen toptan sonra Burak bugün gol atamayacağını düşünmeye başladı. Sahne Drogba'ya kalmıştı.

Drogba haklı bir penaltı kazandı ve Felipe Melo bunu gole çevirdi. Daha sonra durumu 2-1'e getiren gol gerçekten çok enteresandı. Sabri'nin Drogba'ya şutvari pasında Drogba'nın topu kontrol edememesi, daha doğrusu edemeyeceği belli olmuşken kalecinin hatası sonucu Drogba'da gol sevincini yaşamaya başladı Skoru 3-1 yaptığı goldeki kafa vuruşu ve gol sevinci Drogba'nın bize ne kadar da Drogba olması gerektiğini birkez daha hatırlattı.

Drogba'yı Real Madrid rövanş maçında da aynı istek ve arzu ile görürürüz umarım.

Son söz; Fatih Terim'i, takım yenik durumda olduğu her maçta tribüne göndermeye devam ederse hakemler, Fatih Terim o maçı çok daha rahat çevirir. Bunu bu sene ligde ikinci defa görüyoruz. Orduspor karşısında 0-2 yenik durumdan 4-2 kazanılan maç ile beraber bu maç.

Taht oyunlarına hakemler kafalarına göre devam ediyor. Yeni bölümde ne sürprizler bekliyor göreceğiz.


DEVAMI