Buffon'un Totti'ye Harika Yazısı

Yazan: YNWA8 28 Mart 2013 Perşembe 0 yorum

Juventus'un efsane kalecisi ve kaptanı Buffon, Roma'nın efsane kaptanı Totti'nin Serie A'daki yirmi yılını güzel bir yazı ile kutladı.

" Sevgili Francesco, İtalya futbolunun tarihini baştan yazdın.

Serie A'da yirmi yıl. Ne başarı ama! Attığın ilk gol hala gözümün önünde. Roma -  Foggia maçıydı. 

Biz arkadaşız ve seni ne kadar önemsediğimi biliyorsun. U-15'de futbola beraber başladık. Milli takım forması altında beraber birkaç yıl geçirdik ve birkaç yılda Serie A'da rakip olarak birbirimize karşı oynadık.

Dostluğumuzu unutup bir şampiyon gibi hep bana gol atıyorsun. ( Kaç kere olduğunu tam hatırlamıyorum ama 10'dan fazla olduğuna eminim.)

Daha sonrasında, son düdük çaldığında, tekrar ikimiz arasında gülüşmeler başlıyor. 

Bizler şanslı bir nesilden geliyoruz. 

İtalyan futbolunun tarihini yazdın, geçmişiyle ve geleceğiyle ve...

Benim için daima bir Azurro olarak kalacaksın. ( Azurro = İtalya Milli Takımı ve İtalyanlar böyle çağırılıyor.) 

Ve son olarak arkadaşın Gigi'den sıkı bir sarılma. "

Francesco Totti Roma formasını, 28 Mart 1993'de Brescia'ya karşı 0-2 kazandıkları maçda giymişti.

Francesco Totti modern futbolda paraya değil, kulübe olan bağlılığını gösteren süper iki futbolcudan biridir benim için. Bu iki futbolcuda kendi ülkesinin takımlarında birer efsane olmayı başarabilmiş futbolculardır.

Endüstriyel futbolda paranın satın alamadığı futbolcuların halen var olduğunu bilmek güzel.


DEVAMI

The Godfather Pirlo Başkan

Yazan: YNWA8 0 yorum

Voetbalzone.nl twitter adresi bu fotoğrafı yayınlamış. Akla ilk gelen tabiki mafya görüntüsü olduğundan bu başlık Pirlo'ya layık olur. Futbolu bıraktığı zaman o adrese teslim uzun paslarını ve basit oyun anlayışını çok özleyeceğiz.
DEVAMI

17 Yaşında Schalke Formalı Mesut Özil

Yazan: YNWA8 27 Mart 2013 Çarşamba 0 yorum

Dokuz dakikalık Mesut,17 isimli video Mesut Özil'in Schalke 04 hazırlığını anlatıyor. Joachim Löw turnuvayı izleyenler arasında. Bu turnuvalara Türkiye'den de takip için insanlar gönderilmeli. Böylece kaçan yeteneklerimizi takip etmemiz daha kolay olur. Video da altyazı yok ama Mesut'un Türkiye ile söylediği bazı şeylerde var.



DEVAMI

Müthiş Reklam : Bundesliga'nın 50 Yılı

Yazan: YNWA8 0 yorum

Bundesliga'nın elli yılını çok yaratıcı bir reklamla kutlamışlar. Gerçekten çok başarılı ve müthiş bir reklam olmuş.


DEVAMI

Bir Tweet İle Mourinho'nun Sonraki Takımı Belli Oldu

Yazan: YNWA8 25 Mart 2013 Pazartesi 0 yorum
DEVAMI

David Beckham Yine Düştü Yine Karizmayı Çizdi

Yazan: YNWA8 24 Mart 2013 Pazar 0 yorum

Bu düşüşü görür görmez Türkiye'ye karşı kaçırdığı penaltı geldi aklıma. Aynı şekilde düştü. Düşüşü bile karizma diyenler var diye düşünüyorum. Ama maalesef düştüğün anda hiç öyle gözükmüyor.


DEVAMI

Daha Az Tweet Daha Fazla Antrenman

Yazan: YNWA8 0 yorum

UEFA Kura Çekilişi Ahmet Çakar Tarafından Nasıl Çözüldü?

Yazan: YNWA8 23 Mart 2013 Cumartesi 0 yorum

Ahmet Çakar ile ilgili Wikipedia'da yazılan bilgiye bakarsanız UEFA'da yapılan tüm kura çekimlerinin küçük topların içine yerleştirilen çipler ile uzaktan bilgi verilerek hangi topun çekilmesi gerektiğini bildiriyormuş.

Aşağıdaki videoda canlı yayında ev sahibinin doğru çekilmesine kadar hepsini görebilirsiniz. Dünya basınında Marca gibi gazetelerin hepsinde haber olmuş.


Ahmet Çakar bunu daha öncede yapmıştı. Ama o zaman bu kadar dikkat çekmemişti.


DEVAMI

Catenaccio Taktiği, Motivasyon, Doğru Futbolcu Ve İşte İyi Bir Teknik Direktör

Yazan: YNWA8 18 Mart 2013 Pazartesi 1 yorum

Catennacio'nun anlamı İtalyanca "asma kilit". İtalyanca bu sözcüğü futbol dünyasına kazandıran kişi 1-0'ların adamı olarak bilinen Fas asıllı İspanyol bir ailenin Arjantinli ve aynı zamanda Fransız vatandaşı II Mago lakaplı Helenio Herrera'dır. 

Peki bu taktiğin asıl kökeni nedir? Nasıl ortaya çıktı? Nasıl gelişti?

Avustralyalı teknik direktör Karl Rappan gol yemek adına çok büyük problemleri vardı. Forvet oyuncularının defans oyuncularını geçtiği taktirde kaleci ile karşı karşıya kaldığını gören Karl Rappan kaleci ile defans arasına bir adam daha koyarak, bu adamın defanstan seken topları uzaklaştırması ile görevlendirdi. Rappan'ın bu taktiğe bulduğu isimde Fransızca "kilit" anlamına gelen verrou oldu ve resimde görülen SW(Sweeper), yani liberoda (defansta serbest oynayan kişi) verrouilleur olarak çağırıldı. Zaten verrouilleur da kapı süpürücü gibi bir anlama gelmektedir. Taktikteki görevi ile anlamlı bir isim verilmiş; defanstan seken topları uzaklaştıran kişi. Ancak bu fikir sadece Catenaccio fikrinin başlangıcı olarak kaldı.

Bu fikri asıl yaygınlaştıranlar ise İtalyanlar oldu. Karl Rappan'ın yarattığı verrou taktiği, İtalya'nın Triestina takımını çalıştıran Nereo Rocco'ya ilham vermiştir. Rocco henüz ismi Catenaccio olmayan bu taktiği 1947 senesinde 1-3-3-3 şeklinde değiştirerek liberoyu oyunun en önemli adamı haline getirdi. Bu taktik ile libero hem top çıkartan, hem adam markajı yapan, hem de defanstan seken topları uzaklaştırma görevi olan oyuncu olmuştu. Triestina 1946 senesinde ligde federasyon kararı ile kalırken, bir sene sonra yani, 1947 senesinde bu müthiş taktik ile Serie A'yı ikinci olarak tamamladı.

1960'lı yıllarda Herrera, bu taktiği biraz daha sertleştirdi. Ortasahadaki üç ismi de defansif oyunculardan kurarak ve de libero ile beraber defans oyuncusu sayısını beşe çıkartarak "Catenaccio" taktiğini oluşturdu. Zaten taktiği sertleştirerek de ünlü İtalyan defansı tabiri bu şekilde doğmuştur.

5-3-2'nin varyasyonlarını uygulayan II Mago Herrera'nın Inter'i, kontra atak ve defanstan gönderilen uzun toplar ile etkili olma konusunda ustalaşmıştı.

Maçların çoğu 1-0 bitiyordu. Ortasahada defansif özellikleri ile öne çıkan üç oyuncunun, hemen önlerinde bir oyun kurucu bulunuyordu. Bu oyun kurucu hem geriye gelip top almakla, hemde önünde oynayan forvet oyuncusuna ofansif olarak yardımcı olması gerekiyordu. Forvetin uzun boylu, kuvvetli ve çevik olanı olursa daha iyi oluyordu.

Herrera eleştirilen bu sistemi ile 2 Şampiyon Kulüpler Kupası, 2 Kıtalararası Kupa, 3 Serie A Şampiyonluğu, 1 İtalya Kupası kazandı.

Herrera Barcelona'da aynı sistemi kullandı. Evet, bugün gelmiş geçmiş en iyi futbolun oynandığı, tüm futbol yazarları tarafından kabul edilen Barcelona zamanında Catenaccio taktiği ile oynamıştı. Her gittiği takımda eleştirilen Herrera ise cevabını şu şekilde veriyordu. "Bana kazanmam için para ödüyorlar, iyi futbol oynatmam için değil."

Herrera Barcelona'daki ikinci yılında bu taktikten vazgeçti ama kimse nedenini bilemedi. Muhtemelen Katalanlar'a ya bu oyun anlayışı yanlış geldi, ya da Herrera taktiğini sadece İtalya'ya saklamak istiyordu.

Barcelona'da geçirdiği üç yıl içinde iki kez Fuar Şehirleri Kupası'nı, iki kez de İspanya şampiyonluğunu kazandı. Ancak, ne zaman Barça Real Madrid'e yenildi, işte o zaman taraftarlar, takımın kaldığı otelin önünde Herrera'ya saldırınca İspanya'dan ayrılmak zorunda kaldı.

Herrera Catenaccio sistemi ile rakip takımın atağa kalkmasını, üstlerine gelmesine izin veriyordu. İtalya Milli Takımı stoperi Scirea, bütün maçları kendi yarı alanından ayrılmayarak tamamlamıştı. Sıkıcı bir futbol tarzı olabilir ama gerçekten de kupalarda çok işe yarayan bir taktik.

Şimdi de en sevdiğim futbol yazarlarından biri olan Simon Kuper'in dünyaca ünlü "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir" isimli kitabında kendisinin Helenio Herrera ile yaptığı röportajdan birkaç yer vereceğim. Catenaccio taktiğini artık biliyoruz. Peki Catenaccio taktiğini bu kadar iyi herkes uygulayabiliyor mu? Yoksa Herrera'nın bilinmeyen yönleri de bu taktiğe etki ediyor mu? Elbette ediyor. İşte Herrera'nın kişiliğinin taktiği ile getirdiği başarılar.

Stoper oynayan ilk oyuncu Herrera'ydı. O zamanlar Fransa'da oynuyordu. Bir kağıda bilinen W-M dizilişini çizdi.


W-M Dizilişi
"Maçın bitmesine 15 dakika vardı ve 1-0 öndeydik. Ben solbek oynuyordum. Orta alanın solunda oynayan arkadaşımın omzuna dokundum ve "Sen benim yerime geç; ben savunmanın arkasına geçeceğim." dedim. (Futbol oynarken de öyle düşünüyordum.) O maçı kazandık ve ben teknik direktör oldum. Bunu asla unutamam."

Eski W-M dizilişinde, savunmanın ortasında yalnız kalan oyuncu, rakibin iki forvet oyuncusu aynı anda ortadan atağa kalktığı zaman çaresiz kalıyordu. Bu yüzden Herrera zor maçlarda bir stoper kullandı. Zorluk ortadan kalktı.

Catenaccio hep eleştirildi, çünkü yanlış uygulanıyordu. Başka bir diziliş çizdi. Herrera'nın sisteminde stoperin önünde oynayan iki savunma oyuncusu adam markajı yaparlar ama sol ve sağ bek hücuma katılmak zorundadır.

Catenaccio Taktiği ve Herrera'nın Kanatları Kullanışı
Herrera'yı taklit eden teknik direktörler, savunma oyuncularını ileri çıkarmadılar. Catenaccio'yu sadece bir savunma sistemi olarak kullandılar.

Küçük takımların kazanma umudu olan ama 70'li yılların başında popülerliğini yitiren sistem günümüzde ancak zor koşullar oluştuğu zaman kullanılıyor. Bir oyuncunun oyundan atılması gibi.

Herrera futbola sadece "Catenaccio" taktiğini kazandırmamış, benzersiz motivasyon yöntemlerini de kazandırmıştı. Futbolcuların kampa alınma fikrini ilk ortaya atan yine kendisiydi. İdman için sahaya gelen, büyük bir hızla el sıkışan, sağındaki solundaki takım arkadaşlarına başını sallayarak selam veren, oraya buraya laf yetiştiren, sahada bir çizgi roman kahramanı gibi koşturan, duş alan ve evine giden futbolcu imajını yok etti ve tek bir felsefe uyguladı: "Tek takım, tek aile."

Bütün oyuncularla tek tek konuşurdu. Sadece onbir oyuncusu ile değil. Tüm takımdaki oyuncuları ile. 'Nasıl gidiyor? Nasılsın? Karın nasıl?' ve daha bir sürü şey. Soyunma odalarına üzerlerinde 'HIZ' ve 'TEKNİK' yazan panolar asardı. Daha sonra Inter'de takımda bulunan Jair ve Mazzola'nın hızı çok arttı. Masöre, oyuncular önünde yatarken birbirleriyle konuşacaklarını, Ne konuştuklarını Herrera'ya söyleyeceğini, ama sadece kulüp ile ilgili olan konuları söyleyeceğini tembih etmişti. Kulüp dışındaki konular Herrera'yı ilgilendirmezdi. Maçtan önce futbolcuların birbirlerine sarılmalarını ve "Hepimiz aynı teknedeyiz!" diye söylemelerini isterdi. Sonra sahaya çıktıları sırada 'Birbirinizle konuşun! Savunma, birbirinizle konuşun!' derdi.

Herrera'nın bu motivasyon yöntemleri sonrası antrenörlerin kulüplerde önemleri anlaşıldı ve daha iyi para kazanmaya başladılar. Son olarak kitapta röportajda Herrera şunu söylüyordu: ''Nereye gidersem gideyim her takıma aynı şablonu uygularım. İşin sırrı, oyuncuları kendilerine uygun yerlerde kullanmaktır.''

Demek sadece Catenaccio taktiği ile olay bitmiyormuş. Yoksa herkes bu taktiği öğrenip uygulayabilirdi. Neden uygulayamıyorlar o zaman? Çünkü motivasyon da çok önemli. Futbolculara bir baba gibi olabilmek, her dertleri ile ilgilenmek, eksik yanlarını, moralleri bozuk olduğu zamanları, yorgun olduğu anları görebilmek, anlayabilmek de bir taktik becerisidir.

Peki Catenaccio taktiğini sadece Herrera mı kullandı? Daha sonrasında kullananlar başarılı olamadı mı? Oldu. Örnekleri çok ama en önemlileri Otto Rehhagel'in Yunanistan ile 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı kazanması, Trapattoni'nin Portekiz ligini Benfica ile kazanması, Marceloa Lippi ile 2006 Dünya Kupası'nı İtalya'nın kazanması, 2010 Barcelona - Inter Şampiyonlar Ligi yarı final ikinci maçında Thiago Motta'nın kırmızı kart görmesine rağmen Jose Mourinho'nun Inter'i Barça'yı ilk maçta evinde 3-1 yenip, ikinci maçta Nou Camp'ta 1-0 yenilmesine rağmen elemesi. Bunların en önemli örnekleri olarak verilebilir.

Peki bu taktik ile başarılı olan teknik direktörlerden kaçı hala başarılı olabiliyor? Porto, Inter gibi Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'nu uzun yıllar sonra tekrar kazanabilen sadece Jose Mourinho. Çünkü kendisinde taktik dehası dışında motivasyon becerisi de mevcut. Ayrıca birçok taktiği karıştırması ile ne kadar üretken biri olduğu açıkça gözüküyor. Bir motivasyon örneği; Jose Inter'de teknik direktör iken Sneijder'i beş günlüğüne sorgusuz sualsiz ülkesine dinlenmesi için gönderen ve geri döndüğünde ilk onbire direkt alarak oynatan Jose, Sneijder'i Inter'de müthiş bir futbolcu haline getirmiştir. Şampiyonlar Ligi'nde Catenaccio taktiğine Mixed Zone taktiğini de maçın önemli alanlarında ekleyen Mourinho Sneijder'in geriye gelerek top almasını ve oyun kurmasını istemiştir. Konumuz dışında mixed zone taktiği ayrıca incelenmesi gereken bir taktik.

Mixed Zone Taktiği


Catenaccio taktiğini Fatih Terim'in kendisinde bulunan motivasyon yöntemleri ile uyguladığını düşününce Santiago Bernabeu'dan  galibiyet ile bile dönebileceğini düşünüyorum. Bahsettiğimiz gibi Catenaccio taktiğinde ileride kuvvetli ve uzun bir forvet ( Drogba ) ve iyi bir oyun kurucu ile ( Sneijder ) kullandığınız zaman geride bulunan zincir beşlisi defans zaten zor geçilir. Zaten Drogba Jose ile Chelsea'de beraber çalışırken ve Sneijder Jose ile yine Inter'de çalışırken Catenaccio taktiğini çok iyi uygulamışlar ve bu konuda tecrübeliler. İmparator için uygulaması çok daha kolay olabilir.

Belki Galatasaray göze gelen hoş bir futbol oynamamış olacak ama Real Madrid karşısında kimin umurunda? Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonu olduğunda rezil bir futbol ile şampiyon olduğunu veya Barcelona yarı finalde evinde Inter'e karşı uzay futbolunu oynamaya devam ederken, Inter'in ecel terleri döktüğünü ama Barça'yı eleyip finale kaldığını kaçımız hatırlıyor? Hagi'nin UEFA finalinde kırmızı kart gördükten sonra Terim'in Catenaccio taktiğine dönmek zorunda kaldığını kaçımız biliyor? 10 kişi kaldılar ama gol yemediler. Helal olsun diyebildik. Gelen UEFA Kupası unutulmadı ama. Hatırlanan tek şey ve gerçek olan, kazanılan kupalardır. Catenaccio taktiğini iyi bilen, futbolculuk yıllarında libero oynamış Fatih Terim bu taktik ile Madrid deplasmanında uygun futbolcuları ile bir sürpriz yapabilir diye düşünüyorum.

Bir teknik direktör iyi bir taktik anlayışı, sağlam bir motivasyon becerisi ile çok büyük başarılar ve büyük kupalar getirebilir.

Helenio Herrera'nın dediği gibi "Futbolda önemli olan hem maç hem de para kazanmaktır"


DEVAMI

Futbolcudan Taraftara Twitter Üzerinden "Biletini Al"

Yazan: YNWA8 17 Mart 2013 Pazar 0 yorum
Tyrone Mings muhtemelen parası olmadığı için maça gelemeyen taraftarına Twitter üzerinden şöyle bir konuşma sonrası iki bilet hediye etti.

TM: Bugün 3 puan güzel bir doğumgünü armağanı olabilir benim için. Birazcık pastadan yedikten sonra maça.

FAN: İyi şanslar, orada olmak isterdim. Dilerim 3 puan gelir.

TM: Portman Road'a gelebilir misin?

FAN: Evet dostum.

TM: Tris Monk ( Taraftarın Twitter Adı ) adıyla iki tane bilet bırakıyorum. Böyle bir maçı kaçırmaman lazım.

FAN: Çok teşekkürler dostum, bugün için çok minnettarım. Senin gibi oyuncular Ipswich Town'u mükemmel bir kulüp yapıyor.

TM: Önemli değil. Umarım oyuna yetişir ve güzel bir gün geçirirsin.

Tyrone Mings yedek kulübesinde oturdu. Maç sonu Ipswich Town:1-0 Bolton kazandı.
DEVAMI

Bir Nazi Selamı İle Kariyerini Başlamadan Bitirebilmek

Yazan: YNWA8 0 yorum

AEK Athens ortasaha futbolcusu ve aynı zamanda Yunanistan U-19 Milli Takımı kaptanı Giorgos Katidis AEK'ya galibiyeti getiren golü attıktan sonra tribünlere koşup Nazi selamını çaktı. Efsane futbolcu Di Canio'nun da attığı bir golden sonra yaptığı Nazi selamı tepkilere yol açmıştı.

Yunanistan futbol federasyonu şimdi bu arkadaşın yaptığı bu hareketin kararını açıklayacak. Böyle faşist hareketlerin futbolun güzelliğini gölgede bıraktığını düşünürsek, futboldan men edilmesi çok doğru bir karar olur bence.

Birde arkadaş Twitter hesabından "Bu hareketin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Sadece yapmak istedim" diye tweet atarak salağa yatmaya çalıştı. Bu hareketin anlamını bilmemek için bayağı bir aptal olmak gerekiyor.


Di Canio'nun Lazio'da oynarken yaptığı Nazi selamı
Di Canio şimdi Swindon Town'ın teknik direktörlüğünü yapmakta ama yanlış hareketlerine yine devam ediyor. Kalecisi siyahi diye maç sırasında yedek kalecisi ile değiştirmesi, kendi oyuncusu siyahi diye ensesinden tutup soyunma odasına götürmesi. Daha bir sürü yanlışlıkları devam edecek.

Di Canio zamanında futboldan men edilse belki de Giorgos Katidis bugün bu hareketi belki de hiç yapmayacaktı veya zamanında üstüne düşülseydi bu hareketin, Giorgos Katidis ne anlama geldiğini bilebilirdi o zaman.
DEVAMI

Argentine Primera Division liginde yer alan, Yeni Papa'nın da taraftarı olduğu San Lorenzo kulübü, Yeni Papa'nın Franchis ismi ile ilan edilmesinden sonra formasında Papa'nın resmi ile maça çıktı. Colon karşısında 73 dakika etkisiz bir futbol oynayan San Lorenzo, bu dakikadan sonra Colon forveti Ruben Ramirez'in kornerde kendi kalesine vurduğu kafa vuruşu ile golü buldular. Maç bu şekilde sona erdi.

Eğer bu bir işaret ise, Jorge Bergoglio Papa olduğu sürece, rakip takım San Lorenzo için golleri atmaya devam edecek ve asla kaybetmeyecekler demek.



DEVAMI

Tarih gerçekten enteresan. Başarılı değilseniz, unutulursunuz. Ama, bir yıldız iseniz, bir parçanızı herkes ister. Ölümünüzden sonra bile. 1920 - 1930 yılları arasında, Ricardo Zamora ile hiçbir kaleci kıyaslanamıyordu. 1.93'lük kaleci geniş omuzlarıyla ceza sahasında âdeta bir dev gibiydi. Ricardo birçok kupa kazandı. Günümüzde İspanya'da en az gol yiyen kaleciye kendi ismi ile verilen bir ödül bile bulunmaktadır.

Barcelona ve Madrid, Ricardo'ya tarihlerinde başarılı kariyerinden dolayı yer vermek istiyor. Ama ayrıca Ricardo'nun yanlış politik kararları da kariyeri içinde yer alıyor. Ama Barça bunu görmezden gelip onu kabullenmek istiyor. Aynı şekilde Real Madrid de öyle. Peki kimin tarihinde yer almalı?

Ricardo Zamora profesyonel kariyerine 1916'da Barça'nın ezeli rakibi Espanyol'da başladı. Kulübü ile Katalan Bölgesi Şampiyonluğu ve Kral Kupası kazandı. O zamanlar La Liga henüz yoktu. Ama, büyük yetenekler büyük egolar ile gelir, biliyorsunuz. Zamora Espanyol'un yöneticilerinden biriyle anlaşamadı ve Barcelona'ya transfer oldu. Bu tartışma gereksizdi çünkü, bu zamanda futbolculara ödeme yapılmıyordu. O zaman para söz konusu değilse, bir yönetici ile bir futbolcu neden tartışabilirdi? Ya kapı arkasında konuşulan gizli şeyler yüzünden ya da bir futbolcunun egosu yüzünden.

Barcelona'daki zamanına dönelim; kendisi burada üç muhteşem yıl geçirdi. Forvet Paulino Alcantara ve ortasaha Josep Samitier ile beraber 3 muhteşem yıl geçirdi. Aslında kısa bir süreydi. Beraber iki Kral Kupası ve üç Katalan Bölgesi Şampiyonluğu kazandılar. Ancak Zamora 1929 yılında tekrar Espanyol'a geri döndü. Kalesini yine o yüksek egosu ve özgüveni ile birlikte mükemmel bir şekilde korudu. Kral Kupası ve Katalan Bölgesi Şampiyonluğu ile çifte zafer yaşadı. Kral Kupası yarı finalinde Barcelona'yı, finalde ise Real Madrid'i devirdiler.

Madrid bu durumdan nasıl etkilenmişti? Çok korkunç bir şekilde etkilenmişti. Hemen vakit kaybetmeden Real Madrid Ricardo'yu takıma transfer etti. Madrid kalesini tam altı sene korudu. Bu zaman zarfında, Madrid ilk La Liga zaferini, ikinci La Liga zaferini ve birkaç Kral Kupası zaferini yaşadı. Unutulmayan en güzel anlardan biri 21 Haziran 1936 yılında Valencia'daki Kral Kupası final mücadelesiydi. Real Madrid - Barcelona'ya karşı. İlk defa!

Madrid 2-1 kazanmıştı. Skor 2-0 iken Barcelona 2-1 yapmıştı. Ricardo Zamora maçın son anlarında Josep Escola'nın çıkarılmayacak bir şutunu 1.93'lük boyu ile bir kalecinin asla çıkaramayacağı bir şekilde çıkarmıştı ve Barcelona'nın geri dönüşüne tarihin tanıklık etmesine izin vermemişti.

Kariyerine bakıldığında, Zamora Madrid'de Barcelona'da geçirdiği zamandan daha çok zaman geçirdi. Ama halen Barcelona, Ricardo Zamora için "O takımımızda iz bıraktı" demektedir. Aslında Zamora, İspanya'da futbol dışında izler bıraktı. 1936 yılında Kral Kupası'ndan az bir zaman sonra, General Franco ve ordusu sivil savaş ve darbe girişiminde bulundu. Tahmin edin Zamora hangi tarafı destekledi? Evet, Generallissimo!

Elbette La Liga'nın kurulmasından itibaren Ricardo en çok kazanan ünlülerden biri olmuştu. Anarşist halk ordusu varlıklı kişilerin kapısını çalmaya başladıklarında tahmin edin medya ne yaptı? Franco'nun medya ordusu Ricardo Zamora'nın sahte ölümünü duyurarak propaganda ile bu sahte ölümü kullanmaya çalıştı. Böylelikle çıldırmış durumda olan cumhuriyetçiler Zamora'yı yakaladı ve Modelo hapishanesine yerleştirdiler. Zamora gizli bir şekilde burada tutuldu, onun isteğine göre gardiyanlar ile futbol konuşmasına ve oynamasına izin verildi. Arjantin elçiliği onun serbest bırakılmasını uzun uğraşlar sonrası ayarladı. Zamora hemen Fransa'ya kaçtı ve Nice'de futbol oynamaya devam etti. Aslında bunların hepsi bir oyundu. Zamora'nın sivil savaş sırasında öldürülme tehlikesine karşı General Franco'nun bir oyunuydu.

Sivil savaştan sonra, Zamora İspanya'ya geri döndü. Ancak, ne Real Madrid, ne Barcelona, ne de Espanyol'u teknik direktörlük için seçmedi. Athletic Aviacio'nun teknik direktörlüğünü yaptı. Atletico Madrid'in ilk hali, ana hali, çekirdek hali diyebiliriz.

Atletico Madrid'in İlk Amblemi. Hava Kuvvetleri Kanatlarına Dikkat!
Athletic Aviacio ( Hava Kuvvetleri ) rahat bir şekilde şampiyon oldu. O sırada Real Madrid, General Franco'nun favori oyuncağı değildi. Tahmin edin en sevdiği oyuncağı hangisiydi? Evet, Athletic Aviacio.

O zaman, Barcelona mes que un club ( bir kulüpten fazlası ) ise neden General Franco'ya kendini bağlı hisseden bir kişi ve futbolcu ile bu kadar ilgilenmekte? Zamora azulgrana ( Barcelona'nın renklerine verilen isimler ) renkleri altında 10 sene oynasaydı olabilirdi ama sadece 3 yıl oynadı. Eğer Barcelona bir istisna durum yaratacak olsaydı ve " sadece bir klüp" olsaydı, o zaman tarihinde olabilirdi. Atletico Madrid, Atletico Aviacio ismini ve kanatlarını ambleminden sildiği için ve Ricardo Zamora'nın General Franco ne isterse onu yaptığı için tarihinde yer vermedi. Geriye sadece Real Madrid kalıyor. Zaten Real Madrid'in tarihi General Franco demek. O zaman Ricardo Zamora Real Madrid tarihinde mi yer almalı?

Ricardo Zamora futbol tarihi için "bir futbolcudan daha fazlası" olduğu bir gerçek.

DEVAMI

Maradona 52 Yaşında Bu Golü Atarsa

Yazan: YNWA8 16 Mart 2013 Cumartesi 0 yorum


Maradona 52 yaşında attı bu golü. Müthiş bir kontrol ve müthiş bir vuruş. Bu kontrolü ve vuruşu 25 yaşına gelip de yapamayan profesyonel futbolcularımız var Türkiye'de.



DEVAMI

CR7 - Cristiano Ronaldo Yeni Reklam - BES

Yazan: YNWA8 0 yorum

CR7 Cristiano Ronaldo'ya karşı gibi bir reklam olmuş. Sonunda Ronaldo ne demek istiyor?

 
Bankalara olan güvenimizi sağladı bile CR7

DEVAMI

Fake Salih Uçan vs Fake Cristiano Ronaldo

Yazan: YNWA8 15 Mart 2013 Cuma 0 yorum

Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final eşleşmelerinin sonuçlanmasının hemen arkasından 1992 doğumlu Okan Alkan bir tweet attı ve sildi. İşte o tweet.


 Burak Yılmaz'ı kısaca anlatmak gerekirse UEFA 19 Yaş Altı Şampiyonası'nda final oynamış (Şu anda 27 yaşında ve abin yaşında birisi senin yaşındayken final oynamış. ) 2011-2012 yılın forvet oyuncusu, Süper Lig gol kralı, Şampiyonlar Ligi grup aşamasının en iyi oyuncusu seçilmiş bir futbolcu. Galatasaray'ın grupta ve Schalke karşısındaki her iki maçta birer gol olmak üzere toplam 8 gol atmış ve Cristiano Ronaldo ile gol krallığı liderliğini paylaşan bir futbolcu. Ayrıca gruplardaki maçlarda Sneijder, Drogba da yoktu Burak bu golleri atarken. Ama Ronaldo'nun yanında Mesut Özil, Kaka, Modric, Benzema ve birçok önemli yıldız yer alıyordu. Manchester United efsanesi Eric Cantona bile kendisini onda gördüğünü, yakalarını kendisi gibi kaldırdığını ve Burak'ın özgüveninin çok iyi olduğunu söyledi.

 Peki bunu söyleme cesareti bulan Okan Alkan kim? Bir zamanlar Fenerbahçe'de forma giyen ama büyük yetenek Salih Uçan'ın Bucaspor'dan transfer edilmesi için 1.550.000 € + kendisinin bonservisi önerilmiş bir futbolcudur. Bu teklifde kabul edilmiş ve Salih Fenerbahçe'ye gelmiştir. Yani Salih Uçan vs Fake Salih Uçan diyebilir miyiz o zaman?

Futbolcu takası içerisinde ismin geçiyorsa asıl fake olan kişi sensindir Okan.

Ayrıca taraftar Twitter'da futbolcusuna küfür ve hakaret ederken insanlar kızıyorken, kendi meslektaşına, abisine saygı duymadan hakaret edebilen bir futbolcunun bulunduğu bir ortamda taraftarın yazdıklarını daha hafife almalıyız.
DEVAMI

Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi Çeyrek Final Eşleşmeleri

Yazan: YNWA8 0 yorum

Galatasaray yine maziyi hatırlattı bize kura çekimi sonrasında. Zor ama imkansız değil.

3 Nisan ve 9 Nisan Galatasaray'ın maç günleri.


Fenerbahçe Lazio ile eşleşti. Kadıköy'de bu sefer seyircisi ile buluşacak Fenerbahçe. Lazio'nun rövanş maçında cezası nedeniyle seyircisiz bir rövanş maçı oynayacak Fenerbahçe.

4 Nisan ve 11 Nisan Fenerbahçe'nin maç günleri.

Galatasaray ile sevinip ertesi gün de sevincimizi Fenerbahçe ile ikiye katlarız umarım.
DEVAMI

Çeyrek Final Galatasaray Anket Sonuçları

Yazan: YNWA8 14 Mart 2013 Perşembe 0 yorum
Galatasaray'ı hangi takımın taraftarı ne kadar çok istiyor? İşte anket sonuçları.

PSG taraftarının ilk tercihi %41 ile Malaga veya Galatasaray.


Juventus taraftarının tercihi % 43.6 ile Malaga. 2. sırada PSG, 3. sırada Galatasaray.


Barcelona taraftarı % 36 ile ezeli rakibi, düşmanı Real Madrid'i, ikinci sırada Galatasaray'ı istiyor.

 
Real Madrid taraftarı da % 34.8 ile ilk önce Galatasaray'ı, % 22.6 ile ikinci tercihi Barcelona'yı istiyor.
DEVAMI

Javi Martinez Neden Nani Gibi Kırmızı Kart Görmedi?

Yazan: YNWA8 0 yorum

Manchester United - Real Madrid maçında Nani'ye kırmızı kart gösteren Cüneyt Çakır çok eleştirilmişti. Yanlış karar diyen çoktu. Ben doğru karar demiştim. Bu pozisyon ile de haklı olduğumu çıkarıyorum.


DEVAMI

Yeni Papa San Lorenzo Taraftarı

Yazan: YNWA8 0 yorum

Yeni Papa Arjantinli Jorge Bergoglio. San Lorenzo taraftarıymış. Klüp kartı bile var. 2008'den beri San Lorenzo kulübü üyesi. Yeni ismi ile Francis, belki şu anda 12. sırada bulunan takımına bir moral olarak yükselişe geçmelerini sağlar. Twitter üzerinden San Lorenzo klübünün paylaştığı iki adet fotoğraf;




DEVAMI

İyi Bir Galatasaray Taraftarını Engelleyemezsiniz

Yazan: YNWA8 0 yorum

Eşsiz yorumları ile dikkat çeken sitelerden biri olan offside.com  burada yaptığı haberde Galatasaray taraftarının Veltins Arena stadına girebilmek için maçtan bir gün önce elleriyle tünel kazmaya çalıştığını yazmış. Bu başarısız ama etkileyici eylem için ise ünlü Shawshank Redemption ( Esaretin Bedeli ) filmine benzetme yapılmış. Sitenin son kelimeleri ise çok etkileyici;

Çıplak elle tünel kazmaya çalışmak...
Bunu yapanlar... Yılın taraftarı...
DEVAMI

Messi Messi Messi

Yazan: YNWA8 0 yorum

Barcelona:4 Milan:0 Papa'nın seçildiği günlerde Barcelona hep bu skor ile kazanmış. Ama bence bu tesadüften çok Messi'nin bu golü beni çok etkiledi. O kadar defans arasından bu kadar kritik bir gol. Sade bir vuruş. Müthiş.
DEVAMI

Bir Katar Organizasyonu DREAM FOOTBALL LEAGUE

Yazan: YNWA8 13 Mart 2013 Çarşamba 0 yorum

UEFA'nın tahtı sallanıyor gibi. Katar'lılar Dream Football League adı altında iki senede bir yaz aylarında düzenlenecek, 24 takımlı bir lig planlıyorlar. 2022 Dünya Kupası'nı düzenleyecek olan Katar, DFL'de Barcelona, Manchester United gibi takımları istiyor. 24 takımın herbirine sadece turnuvaya katılması halinde 210 milyon euro ödeyecek olan Katar'lılar, Chelsea'nin Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olduğu sene 56 milyon euro kazandığını düşünürsek çılgın bir katılım parası veriyor.

24 takımlık kontenjanın 4'ü İngilizlere ayrılmış durumda. Manchester United, Manchester City, Chelsea ve Arsenal her sene kalıcı takım olacaklar. 16 takım daha kalıcı olacak. Bunlardan biri yine Arap sömürgesi olan Paris Saint Germain olacak. 8 takım da her sene yakaladıkları başarıya göre değişkenlik göstererek lige katılacaklar.

Bakalım kalıcı takımlar dışında başarı yakaladığı halde katılmayı reddecek takım çıkabilecek mi Arap sermayesi karşısında. 2015 yılında DFL başlayınca hep beraber göreceğiz.
DEVAMI

Ne diyebilirim ki. Türk Telekom Arena'da Schalke'nin döktürdüğü bir maç izlemiştik 1-1 biten. Hatta Galatasaray ucuz kurtuldu demişlerdi. Tur için kimse umutlu bakmıyordu ama Arsenal teknik direktörü Arsene Wenger 2000 yılı UEFA Kupası finalinde karşılaştığı Fatih Terim için açıkça karşı tarafa uyarı da bulunmuştu "Fatih Terim'i tanıyorsam Veltins Arena'da bir numarası olacaktır."

Drobga'ya kornerde bariz bir şekilde faul yapılan ama hakemin göremediği bu faul sırasında boşta kalan topa sert vuran Neustadter, Galatasaray takımını ve taraftarını bir anda ter içinde bırakmıştı. Herkes eyvah derken imparator kameralara gol sonrası gelen görüntüde sadece ofluyordu. İşler sadece biraz zora bindi dercesine. Ama o çoktan hamlesini yapmıştı. Haftalardır direkleri döven ve hatta sosyal medyada "Seviyorsan git söyle" lafını"Atamıyorsan git otur bence" diye değiştirdikleri Hamit bu sefer faul sonrası bir pozisyonda topu alır almaz kaleyi cepheden gördüğü bir pozisyonda uzaktan müthiş bir vuruş ile yine direğe çarpan top sonrası ağlarla buluşturdu. Kimsenin beklemediği bir anda müthiş bir gol attı Hamit ve iki taraf içinde maçı bir anda sıfırladı. Herşey artık eşitti.

İlkyarı bu şekilde bitsin, Schalke çok bastırıyor derken Şampiyonlar Ligi'nde üst üste gol atma rekorunu kendi üstüne almak isteyen Burak Yılmaz müthiş bir uzun top sonrası deparını tamamlayarak kaleci Hildebrand'ın tam önünde topa son anda dokunarak topu ağlar ile buluşturdu ve ilkyarı bitmeden 3 dakika önce Schalke'ye "Şimdi onlar düşünsün" mesajını gönderdi. Tur beş dakika içerisinde Galatasaray'ımızın bulduğu iki gol ile lehimize döndü. 

İlk yarı da Drogba'nın sakatlığı gerçekten korkutmuştu beni. Ama fiziksel olarak en üst seviyede olmadığı için olan sakatlıklarından biriydi bu sadece. İkinci yarı başladığında Schalke çok bastırıyordu ama sebebi Galatasaray top ile çıkarken bariz hatalar yaptı. Çoğu hata da Sneijder'in pas hatalarından kaynaklandı. Bu baskılardan birinde yine çok anlamsız bir gol yendi. Muslera'nın maç boyunca tek hatası bu topu alamaması oldu. Alamayacağı bir topda olabilirdi ama sonuçta Bastos'un golü geldi. 2-2 olmuştu skor ama tur atlayan taraf yine de bizdik bu skor ile. Schalke'ye bir gol daha gerekiyordu tur için. Bu baskıyı birazcık durdurmak isteyen Terim, çok akıllı bir hamle yaparak Sneijder'in yerine oyuna Amrabat'ı aldı ve ayağında top tutan bir futbolcu ile Schalke'nin oyununu birazcık da olsa yavaşlattı. Yavaşlatmasa Semih'i bu maç kaybedebilirdik. Omuz omuza ikili mücadele sırasında koşarken yere düşen Semih'in kafasına, rakip futbolcunun koşarken kramponun çivisi sert bir şekilde isabet etti ama aslanlar gibi yine de kalkıp koşmaya çalıştı ve pozisyonu engellemek istedi. Sonrasında tekrar yere yığıldı. Bu pozisyon bile takım ruhunun, tur inancının ne pahasına olursa olsun bu maçı bize alacağını gösteriyordu. Semih kalkamadığı pozisyon sonrası sedye ile sahayı terketmek durumunda kaldı. Yerine Gökhan Zan oyuna girdi. Semih'in durumunun iyi olduğunu söylediler. Birazcık başı ağrıyormuş sadece. Çok geçmiş olsun Semih Kaya!

Tur için değil Schalke'yi yenmeye geldik dercesine bir mücadele içindeydi aslanlar! Nitekim Schalke bastırmaya, Muslera topları çıkarmaya devam etti. Artık normal süre dolmuş, sadece +5 dakika uzatma oynanacaktı. Ben uzatma dakikalarında sadece Burak Yılmaz - Umut Bulut değişikliğine üzüldüm. Çünkü Umut'un +5 tam dolarken bulduğu golü Burak atsa Şampiyonlar Ligi Gol Krallığı'nda 9 gol ile birinci sıraya yükselecekti. Yani Burak Yılmaz 9, Cristiano Ronaldo 8, Lionel Messi 7 olacaktı.


Ama Umut Bulut'un golü, çoktan sevinmeye başlayan Galatasaray taraftarına bir galibiyet armağanı oldu. Golü kimin attığı önemli değildi. Evet turu beraberlikle değil, galibiyet ile geçmek istedi Galatasaray ve Schalke'nin tüm hakları ile yüklendiği bir pozisyonda Umut, Hildebrand'ı geçerek topu ağlar ile buluşturdu ve "Galatasaray bir kez daha çeyrek finalde!" sesleri ile tüm Türkiye'yi sokaklara döktü.

Dün gece sahada görünmeyen kahramanlar Taffarel, Hasan Şaş, Ümit Davala, Sabri Sarıoğlu ve daha kulübede oturan niceleri sahada değil ama kenarda yürekleriyle, kalp atışlarıyla en az sahadaki 11 aslan gibi yerlerinde heyecan ile oynadılar. Şampiyonlar Ligi'nde bu sene yenilgi yüzü görmeyen Schalke'yi yenen, gruplarda ilk iki maçını kaybedip buna rağmen gruptan çıkan ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkan ilk takım olarak yine bir ilki yaşattılar.

15 Mart da çekilecek olan kuraları bekliyoruz artık. Bu kahramanların hepsine teker teker, tek bir bütün olarak da teşekkürler GALATASARAY!



DEVAMI

Grasshopper Taraftarının Stadyumda Jakuzi Keyfi

Yazan: YNWA8 12 Mart 2013 Salı 0 yorum

Maç günü VIP taraftar olarak bu ayrıcalığı yaşadığınızı düşünebiliyor musunuz? Biralarınızdan tutunda sıcak jakuzi içerisinde maçı izliyorsunuz. Üstüne birde gol olduğunda futbolcular ile beraber seviniyorsunuz.
Zaten bu ilk denemesi yapılan Grasshopper - St. Gallen karşılaşmasında ev sahibi 3-1 galibiyet ile ayrıldı. Yani 3 kere suda zıplayıp futbolcular ile sevindi bu şanslı arkadaşlar.



DEVAMI
 

Frank McParland ile yapılan röportajı Türkçe olarak yayınlamak istedim. Çünkü ne kadar bilinçli bir şekilde futbolda ilerlendiğini, hiçbirşeyin tesadüf olmadığını bize gösteren bir röportaj yapılmış. 

Frank McParland Liverpool'da önce gözlemci, daha sonra altyapı takım menajeri ve şimdi de akademi direktörü olarak görev yapmakta. Kendisi ile yapılan röportaj sırasında Liverpool 18 Yaşaltı takımı ile birlikte Katar'da Al Kass International Cup turnuvası için bulunmaktaydı. Liverpool'un 8. bitirdiği turnuvada Real Madrid, Inter Milan, Parist Saint Germain gibi takımlar vardı ve şampiyon Fluminense oldu. Kendisi bu turnuva hakkında şunları söyledi:

"Turnuva aynı NextGenSeries turnuvası gibiydi. Sadece futbolculara karşı değil aynı zamanda farklı hakemlere ve farklı kültürlere karşı da mücadele ettik. Bu sadece büyük futbolcu olma yolunda ilerleyecek kişiliklere katkı sağlayacak erken bir tecrübeydi."

McParland 2007'de Liverpool'dan ayrılmıştı ama 2009'da Rafa Benitez'e yardımcı olmak için geri dönmüştü. Şimdi Rafa Benitez ayrılsa da görevine devam ediyor. Ve bu sefer Brendan Rodgers ile devam ediyor bu yolda ve söyledikleri ile de gayet memnun olduğunu dile getiriyor:

"Brendan Rodgers'dan daha öncekiler pek altyapı ile ilgilenmiyordu ama kendisi altyapıyı nasıl kullanacağını bildiği için bu konuda pek sıkıntı yaşamıyoruz. Brendan Reading'de çalışırken akademi menajeriydi ve Chelsea'de de yedek takım menajeriydi. Yani bizim yaptığımız şeyleri daha önceden kendisi de yaptı. Bence bu önemli bir nokta!"

"Brendan zamanının çoğunda hep Rodolfo Borrell ile buluşur ve oynayacağımız futbol hakkında felsefik olarak sohbet ederler. Mesela Katar'daki turnuvada 4-3-3 sistemi ile oynamamız gerektiğini konuştular. Gerçektende işe yaradı. Futbolcuların A takıma çıktılarında alışık olacakları bir taktik ile hazır olmaları gerekiyor çünkü. Brendan, Rafa Benitez'in klübe getirdiği bir felsefe vardı ve bu felsefe üzerinden gitmeye çalıştı ve bu da işe yaradı. Brendan bu felsefeye kendi oyun yapısını katınca güzel ilerlemeler kaydettik. Brendan futbolcularından mümkün olduğunca topu ayaklarında tutmalarını, tutarken de rahat hissetmeleri gerektiği bir felsefe yapısını kazandırmaya çalışıyor. Bu arada Rodolfo Barrell de Barcelona'da çalışmış deneyimli bir antrenör. 4-3-3 ustası kendisi. Brendan ile bu konuda çok iyi anlaşıyorlar. "

"Düşünsenize 4-3-3 taktiği ile oynamak istediğiniz bir klüptesiniz ve altyapı antrenörlerinden biri de zaten 4-3-3 taktiğini uygulamada ustalaşmış bir kişi. Rodolfo, Brendan'a bu konuda çok yardımcı oluyor oyuncular ile konuşarak. Demek istediğim Fernando Morientes şu anda bizimle ve kendisi bir İngiliz takımından çok uzak oynadığımızı ama harika bir futbol oynadığımızı söylüyor. Çok futbolcu, çok teknik direktör geldi geçti ama en sonunda üzerinde çalıştığımız yapıyı felsefik olarak tamamladık. Başarılı da olduk. NextGenSeries turnuvasında Anfield'da Sporting Lisbon'a karşı oynayan takımın 9 oyuncusu Liverpool A Takımı'nda forma giymişti! Muhteşem birşey bu!"

- Futbolcular nasıl seçiliyor? Yani neye bakarak seçiyorsunuz bu futbolcuları?

"Genellikle top ayağındayken ne kadar rahat olduğuna, top ile atletik ve hızlı dönüşler yapabilip yapamadığına, sahanın her yerine yardıma gelip gelmediğine ve buna benzer önemli noktalar. Mesela ortasahanın göbeğinde oynadığını düşünün futbolcunun. Eğer ofansif olarak oynayacaksa bir vizyonu olması lazım. Topa hakimiyeti, bazı futbolcuların göremediği derinlikleri görmesi, akıllı bir oyun tarzı olması lazım. Mesela bu noktada İngiltere Milli Takımı'nı ele alalım. Tüm oyuncular akıllı ve yetenekli derecede. Hepsi ofansif anlayışa sahip. Başarı da bu yüzden gelmiyor. Defansif anlamda ileri görüşe sahip futbolcularda olmalı. Savaşan ve top kapan. Bu da bir ileri görüştür, hissetme ile alakalıdır. Takımı oluştururken bunlara da dikkat ediyoruz. Bu mantığa sahip bir teknik direktörümüz olduğu için Liverpool'da, onun istemediği tarzda oyuncuları sunmuyoruz kendisine."

ŞAMPİYONLAR LİGİNİN KAZANILDIĞI SENEKİ ANALİZLER


McParland konuyu Şampiyonlar Ligi'nin kazanıldığı 2005 senesine ve 2007 finaline getiriyor. O zamanlar kendisi Rakip Takım Analizcisi  olarak görev yapmaktaymış. Şampiyonlar Ligi ve görevi ile ilgili söyledikleri:

"Çok enteresan ve oldukça zor bir görevdi benim için. Rakipler hakkında yaptığım analizler çok yararlı oluyordu ama yanılmıyorsam 2007 Şampiyonlar Ligi Finali... Kaybetmiştik. Finale kadar gelince analizlerin daha da analizini yapmanız gerektiğini hissediyorsunuz. Karşı takımın finale kadar hangi taktiklerle geldiğini, atağa çıkarken hangi diziliş ile çıktıklarını, defansa dönerken hangi dizilişe geçtiklerini, kalecinin nasıl yer aldığını, ataklarda ve defans yaparken tam olarak nerelerde durduğunu, yine kalecinin atağa çıkarken nasıl bir katkı yaptığını, yani eliyle topu iyi fırlatabiliyor mu veya iyi degaj yapabiliyor mu gibi bir sürü ince detaylarla uğraştık. Sonra defansda oynayanlar için. Nasıl savunma yapıyorlar veya nasıl atağa katılıyorlar? Alan paylaşımları nasıl? Kornerlerde savunmadan kim ileri çıkıyor? Taç atışlarında ileri çıkan var mı savunmadan? Bunun gibi şeyler. Hatta devre arasında çimlerin sulanıp sulanmadığını bile incelerdim! Komik ama gerçek! Aynı şeyleri hakemler içinde yapardık. Bir veritabanımız var. Hakem ev sahibini tutan hakemlerden mi? Ev sahibi baskısından etkileniyor mu? Yani baktığınızda bir oyundan daha fazlası var işin içinde."

Şampiyonlar Ligi hakkında konuşmak McParland'ı birazcık üzmüştü. Ama yaptıklarını hatırlayınca da geldiği noktada çalıştığı konuların kendisine çok şey kattığını anlatırmışcasına bir tebessüm vardı yüzünde. Son cümleleri ile de yaptığı işi ne kadar çok sevdiğini belli ediyordu:

"Bu iş ne yapmak istediğinize göre değişir. Bir gözlemci veya bir analizci olmak isteyebilirsiniz veya bir antrenör, bir teknik direktör. Hepsi farklı görevler içeriyor ama ortak olan birşey varsa o da futbol ile yatıp kalktığınızdır. Görebildiğiniz herşeyi dikkatlice izlemelisiniz. Bu işte saygı kazanmış insanlar ile konuşup oyunu yaşamalısınız. O zaman çok eğleniyorsunuz."

"Futbol bana mükemmel bir yaşam sundu ve ben bu mükemmel yaşamı futbol ile geliştirmekten büyük mutluluk duyuyorum ve bunu genç futbolculara tecrübe olarak aktarmaktan büyük keyif alıyorum. İyi bir kariyerim var!"

Futbolun gerçektende görmediğimiz ve bilmediğimiz çok noktaları var. Kazanılan başarıların, maçların, kaybedilen kupaların, maçların arkasında birçok kişi ve neden var aslında. Bir kişinin çalışmaması o takımı 3-5 sene geri götürebiliyor. Liverpool efsane teknik direktörü Bill Shankly'nin dediği gibi aslında "Bazı insanlar futbolun bir ölüm kalım meselesi olduğuna inanırlar, sizi temin ederim ki bundan çok çok daha fazlasıdır."

DEVAMI

Avrupa'nın en iyi beş liginde forma giyen Afrika'lı futbolcuların grafik halinde sunulmuş listesini inceleyelim. Senegal en çok futbolcu veren ülke konumunda. 32 tane Senegal'li futbolcu forma giymekte. 

29 farklı ülkeden daha bu liglerde forma giyen futbolcular var. Fransa Ligue 1'de 125, Premier League'de 36, La Liga'da 27, Serie A'da 24 ve Bundesliga'da 22 Afrika'lı futbolcu oynamakta. En fazla futbolcu şu anda Fransa 1. liginde oynamakta. Bu grafik ve bilgilendirme 2012/2013 sezonuna göre yapılmış. Fransa, ligler arasında en baskın olanı bu açıdan ve Rennes takımı da en çok Afrika'lı futbolcusu bulunan Fransız Takımı konumunda.

Afrika'lı futbolcular ligleri domine etmeye devam edecek gibi gözüküyor. Kim bilir belki Pele'nin dediği doğru çıkmadı ama ileride bir gün Dünya Kupası kazanan bir Afrika takımı olur. 

Pele ne demişti "2000 senesine kadar bir Afrika takımı Dünya Kupası'nın kazanacak"


DEVAMI

Artık Kale Çizgisi Kamerası Gelmeli Bu Gol De Verilmedikten Sonra

Yazan: YNWA8 11 Mart 2013 Pazartesi 0 yorum

Hakemlerin ya sağlık kontrollerinden çok çok daha iyi geçmesi gerekiyor ( Özellikle de göz kontrolü ) yada kale çizgisi kamera teknolojisi bir an önce hayata geçirilmeli futbol içinde diye düşünüyorum. Bu golü vermeyip de hangi golü vereceksin. Sonra hakemlere neden küfrediyorlar? Cevabını videoyu izledikten sonra sizde düşününün.





DEVAMI